Beni sakın affetme. Sen beni her sevdiğini söylediğinde yüreği bayram yerine dönen bir çocuk kılan o kadın değilsin. Sen zaten çıkıp desen ki "dindi öfkem affettim seni!" inanır mıyım ben sana? Sen benim bayram sevinçlerimi değil, içimdeki çocuğu öldürdün.
Ben seni tanımıyorum kadın. Senin adın 18 Aralık. İlk defa o gün gördüm gaddar yüzünü. Bu şehirden giden kadınsın sen beni bırakıp. Bir cinayetin arkasına saklanıp, beni hem maktul hem katil kılansın. Cesedimi çiğneyip, ipi boğazıma geçirip çeken celladımsın. Bir tek direnç göstermeden, en ufak çaba harcamadan, dirhem şüphe etmeden...
Affetme sakın beni.
Ben bu yer yüzünde yaşadığım sürece yazdığım her sevda sözünü, her hasret kelimesini, her aşk cümlesini kadınıma yazıyorum. Onun adı Işık. Onun adı Pusula. Onun adı Mucize. Onun adı Rüya. Bütün adlarıyla, kuzusuyla, her şeyiyle, her ismine, reisine, manitine, abisine, amcasına... 21 Nisanda beni yeniden doğuran o kadına yazıyorum ben bütün güzel cümleleri. Üzerine alınmayasın sakın. Ben seni daha yeni tanıyorum çünkü... Tanıdıkça nefret ediyorum.
Çünkü O kadın bir mucize...
Ama sen her şeyin sonu olduğunu bana hatırlatan bir kabussun.
Benim gördüğüm, benim anladığım kadarıyla sen de bütün "kimi nereden vuracağını bilen" ve oraya vuran herkes gibi kötü kalplisin. Senin benim kadınımla adının aynı yerde geçmesi mümkün değil. O beyaz, sen simsiyahsın. En az benim kadar... Sen herkesi affet, sakın affetme beni.
Bu dünyada sadece kendilerinin kırıldığına inanan ve bu yüzden sevdiğini söylediği insanları bir kalemde harcayanlar var. Biz nefret ederdik kadınımla senin gibilerden. Yerden yere vurur "Bu nasıl sevmek, ya o başka bir şey ya da bizimkisi." derdik. Sonuna da illa ki "İyi ki" derdik.
Ben sana 17 Aralık akşamı dedim ki "Şimdi anneme gidiyorum, pazartesi döneceğim."
İşte sen kadın; ne kadar yanlış davranmış olursam olayım beni iki gün beklemeye layık görmeyen kadınsın. 17 Aralık gecesini benim kadınım, 18 Aralık gününü de ben hak etmedim. Ama bir tek sen kırıldın bu hikayenin sonunda. öyle mi? Aman ha sakın affetme beni.
Sen değer veren, gösteren değil, sen 21 Nisanın bile değerine teşebbüs edensin. Senin yaptığın yok etmek. Var edemezsin sen hiçbir güzelliği benim kadınım gibi.
Sen benim kadınım olamazsın. Benim kadınım annesinin evinde bir gece fazla kalsa oturup yas tutardı. Dünyası başına yıkılmış gibi "özledim" derdi. Sen kimsin Allah aşkına? Sen benim o tapındığım kadının ayağının kiri olamazsın. Sen bambaşkasın. Sen beni çiğnemeyi, sana muhtaçlığımdan vurmayı göze alabilen acımasız, kalpsizin tekisin. Ben değil senden, 21 Nisanımdan sevgi dileniyorum. Acizliğim kendime dert olmuş. Sen beni affetme...
Sana gönderdiğim o gönderiyi teslim al. Çöpe atmaya kıyamadığım 21 Nisanımın saçları var. Seni görsem tükürmemek için yüzümü çeviririm. Onu görsem utancımdan yüzüne bakamam. Aranızda öyle bir dağ var. O sigara kağıdına yazdığım "Seni Seviyorum" sana değil ey 18 Aralık günümün kalpsizi... Ey 21 Nisanımın katili... Ben ne yakarıyorsam aşkla 21 Nisanıma yakarıyorum. Senin vicdansız yüreğin hissedemez bu çaresizliği...
21 Nisan ben açken yemek yiyemeyendi. Ben onu birlikte yemek yemek için beklerken bana 90 kilometre mesafeden simit getiren kadındı. O kadın ben Mecidiyeköy durağında beş parasız kaldığımda koşarak bana gelen, Pazar günü gece saati benimle Beylikdüzüne hastaya giden, saatlerce benimle ayakta metrobüs yolculuğu yapmayı göze alan kadındı. Öksürdüğümde uyanıp "İyi misin?" diye soran. Sarıldığımda bana sokulan, uyurken bile kollarımı alıp kendine saran kadındı. Üşüdüğünde sadece bana sığınan, sevdiklerine sarılırken en çok bana sevgisini hissettiren kadındı o... Ben yaptıysam en büyük yanlışı onu o evde o gece tek başına bırakarak yaptım.
Senin doğum günün işte o gece. Herkesi affet sen... o gece senin doğuran beni affetme.
Sen o kadının bendeki yanılgısı bile olamazsın. Aldanmışlıksa da aldanmışlık; Bil ki o kadın bizden vazgeçmezdi. Bil ki o kadının attığı her adım iki kişilikti. Bil ki o kadın bana her şeyim dediğinde aslında beni daha da büyütendi. Sen beni silensin... Beni affetme sakın sen.
Beni o güzel yürekli sevdam affetsin. Sen o değilsin. Sen o gece doğduğun yalnızlığı bizim neredeyse dört yılımıza mal edensin. Beni tanımayan, yok sayan, hiç edensin sen. Ben sana dert olurum. Seninle yol yürünmez. Yarının güveni olmaz seninle. Ben benim kadınımla cehenneme yürürüm. Senin ipinle yere bile oturmam ben. Sen her an her şeyi silip, hiç yaşanmamış sayacak kadar yüreksizsin. Benim "Kalbine elini götür orası dünyanın en güzel yeri." dediğim el senin elin değil. Hele kalp hiç değil... Sen elini kimsenin kalbine götürmemelisin. Benim 21 Nisanım cennet ise sen cehennemin ta kendisisin. Herkesi, her şeyi, yaşanmış tüm güzellikleri kavurarak çekip gidebilen merhametsizin tekisin...
Sen benim "bize bir şey olursa yaşayamam." diyen kadınım olamazsın. Sen bize bir şey olduranın ta kendisisin. Tıpkı diğer tüm kötü insanlar gibi ancak yanılgıdan ibaretsin. Kestiğin ahkam döner senin canını acıtır. Tıpkı aşkla yaşanan her şeyi hiç yaşanmamış sayan ahmaklara olduğu gibi. Sen benim 21 Nisanım değil sen benim 18 Aralık günümsün. O masuma sen doğmadan bir gece önce yükseldiğim öfkeyi dağlarla yarıştırıp nefret saçansın sen.
Benim 21 Nisanım kırgın olduğum anamı babamı sevdirdi bana yeniden. Bu yaşamayı sevdirdi. Bu evi... Bu dünya ile barıştırdı beni. Sen beni bu dünyada sevgi duyduğum her şeyden kopartan kadınsın. Sen daha öfkeden yüzleşemedin kendinle. Yüzleştiğinde anlayacaksın beni. Aynadaki kadına diyeceksin ki "kimsin sen?"
Her kimsen sen, beni affetme sakın. Senin affın bana iyi gelmez. Benim sevdamın yeri senin acımasız, insafsız, zehirlenmiş o kalbin değil. Beni affetme. Benim affını dileneceğim tek varlık, sevdasını yaşadığım her saniyeye "iyi ki" diyeceğim tek varlık 21 Nisanımdır. Sen benim bu dünyada acımı katık edip dilendiğim hiçbir şeyi üzerine alınma.
Ben senin gaddarlığının sınırını göremiyorum. Affetme zaten beni sen...
Seni çok yeni tanıdım. Uğruna savaşmaya değecek olsan bir saniye düşünmem canımı veririm. Ki benim canım 21 Nisana emanetti yıllarca. Güvendeydi. O beni her uzaklıkta Rabbime emanet edendi. Sen beni muhtaç yanımdan vuran, sen beni 21 Nisanımdan koparan, sen beni en olmaz dediğim yerden acımadan yıkan kadınsın. 18 Aralıksın sen. Ben senin "Allah bir." dediğine dahi inanmam.
Seni ben doğurdum... Ben seni asla affetmeyeceğim. Sen de herkesi affet ama beni sakın affetme.
21 Nisan Sevdam Bana *Bunları Yazan, Yaşatan, Hissettiren Bir Aşktı. Aşkın En Saf En Gerçek Hali... Ben Onun Kalbine Geçmişimden Bir İs Damlatıp Kirleten Adamım. Ama Sen de Bu Kadının Tırnağı Olamazsın. Sen Tepeden Tırnağa acı, yerden göğe kadar pişmanlıksın. O Kadın Sevgisiyle Can Veren, Sen ise Nefretiyle Can Alansın.
-Ki benim var- dediğim sen değilsin mesela.
Ya ben büyük bir yanılgıyla dört sene bir yalanı yaşadım Ya da sen sevdiğine en büyük gücünü aşkından aldığını söyleyen ama ilk yanlışında savaşmadan yok olan bir yalansın.
Comentários