18 Eylül günü kaleme alınmış, derlenerek 25 Eylül 2018'de bu blogda yayınlanmıştı. Sevdiğim kadının ailesiyle birlikte tatilde olması nedeniyle ilk uzun uzaklığımızı yaşıyor ve hasretle notlar tutuyordum. Bu da ikincisi... Hiç yanılmamışım...
25 Eylül 2018
İnsan "Hayat kitaplarda yazılanlar gibi değildir." dememeli. “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
Ben de bu sabah kendimi senden uzaktayken bombok olmuş bu dünyada...
Oldu işte. Tam olarak böyle oldu.
Her güzel şeyin bir sonu olmasa bile her güzel şeyin bazen aksadığı olur. Hayalini kurduğum ve yaşamayı en çok arzu ettiğim şeylerin elbirliğiyle içine sıçanlar ordusuna karşı en mağlup günümü yaşıyorum.
Sensizken herkes çok konuşuyor. Herkes çok biliyor. Herkes kendinden çok emin. Herkes olabildiğince herkes olmayı başarmış. Herkese aynı gözle bakmak istemediğim için sevgilim, sensiz kimsenin yüzüne bakmıyorum.
İnsan gözlerinde sevdasını taşır. Herkes seni görsün istemiyorum...
Uyuyamıyorum. Geceleri kalem kağıt kuşanıyor, ne geçiyorsa gönlümden yazıyorum. Seni özlüyorum. Bunu yaşamaktan korktuğum için hiçbir cümlenin içinden geçirmiyorum hasretini. Seni kendime nasıl saklarım başka, bilmiyorum.
Sensiz yaşlanmak çok kötü sevgilim. Yaşlanmayı öğrenmek istemesem de öğreniyorum. Yürüdüğün yolda önüne değil arkana bakmakmış yaşlanmak. Seninle ne güzeldi o yol bilmiyorsun. Bu yüzden hep arkama bakıyorum...
Keşke hayat, kitaplardaki gibi olmasa...
Kimsenin kimseyi bırakmadığı, herkesin sevdiğiyle el ele yürüdüğü, birlikte gülüp, birlikte ağladığı, kimsenin kimseyi pişman etmediği, pişman edenin de pişman olduğu bir kitap yazacağım.
"Mister bir sabah bunaltıcı hasretine kavuştuğunda kendini yatağında sevdiği kadına sarılmış olarak buldu."
Seni çok seviyorum kadın...
Comments